İnsanoğlu
çevresi tarafından takdir ve kabul edilmek arzusu içindedir. Hepimiz alçak
gönüllülüğün önemli bir erdem olduğunu bilerek büyüdük ve mütevaziliğin de
yıllar içinde, kabul görmenin en önemli unsuru olduğunu görerek öğrendik. Bir
topluluk içine girdiğimizde herkes bizi sevsin, kabul etsin ve değer versin
istiyoruz. Bunun için fazlasıyla çabalıyor ve genelde kendimizi olduğumuzdan
farklı göstermeye uğraşıyoruz. Bir süre sonra giydiğimiz bu elbise bize dar
geliyor ve sıkıntı yaşamaya başlıyoruz.
Rahatsız
olduğumuz şeyleri söylemediğimiz, göstermediğimiz ve reddetmediğimiz için bu
durumlara uzun süre katlanmak zorunda kalıyoruz ve bu sıkıntıyı içimizde
biriktirmeye başlıyoruz. Bazılarımız bunu içinde saklamaya devam edebilirken ama
için için sıkıntı çekerken, bazılarımız da dayanamayacağımız noktaya geldiğimize
fevri ve yersiz çıkışlarla kendimizi haksız konuma düşürebiliyoruz.
Bazı
zamanlarda kırıcı olmamak için, bazen çekindiğimiz için, bazen de sadece
gerginlik olmasın diye net bir şekilde “hayır” demek yerine, hayır anlamına gelecek imalarda bulunuyoruz
ya da beyaz yalanlar söylüyoruz. İşte kısır döngü burada başlıyor.
Kendimize böyle davranarak biçtiğimiz kıyafet zamanla bir yüke dönüşüyor.
Sözlerimizle ifade etmediğimiz şeyler genellikle anlaşılmıyor ya da daha kötüsü
kendimizi yanlış tanıtmamıza sebep oluyor. İsteklerimizi
söylememeyi önemli bir değer saydığımız için karşımızdaki kişiler bizi
anlamayınca, tanıyamayınca, istediklerimizi karşılamayınca kendimizi değersiz hissediyoruz.
Oysa ne istediğini, kendine güvenerek ve cesur davranarak net ve zamanında
söylemek iletişimin ilk basamağı. Karşılıklı anlaşmayı ve uzlaşmayı uyum
sağlamak olarak algıladıkça ve gerilimsiz hayatımızı koruma amacıyla “evet”
dedikçe aslında kendimizi gün be gün daha fazla köşeye sıkıştırdığımızı fark
etmiyoruz. Genellikle kendimiz için “hayır” demiyoruz, diyemiyoruz. Hayır
diyememenin en önemli nedenlerinden biri yalnız kalma ve kaybetme korkumuz.
Yalnız kalmamak, sevilmek, onaylanmak için söylemediğimiz her “hayır”,
etrafımızdakiler için birer “evet”. Ve bu “evet”ler bize her an yeni
yükümlülükler, görevler, sorunlar, kaldıramayacağımız yükler getirebiliyor.
Alışveriş merkezinde ağlamasın, tutturmasın diye çocuğuna hayır diyemeyen bir
ebeveyn, patronunun onayını almak için her türlü işin altına giren bir çalışan,
dostlarını kaybetmemek için istemediği şeyleri yapmak zorunda kalan bir
arkadaş... Herkes eninde sonunda “hayır” diyememenin ağırlığı altında eziliyor.
Günün birinde isteğini karşılayamayacağı bir istekte bulunduğunda çocuğuna ilk
defa hayır diyen ebeveyn, patronu üstüne kaldırabileceğinden fazla iş yükü
yüklediğinde istifa etmeyi düşünen çalışan, arkadaşına talep ettiğini
veremeyecek duruma gelen dost... Hepsi geldikleri noktada geriye dönüp kendilerini
sorgulamaya ve nerede yanlış yaptığını araştırmaya başlayabilir.
Oysa
ki, en başında; kabul edilmemek, onaylanmak, sevilmek, değerli olmak, sorun
çıkmasını engellemek amacıyla her konuda uyumlu olmayı, “evet” demeyi biz
seçmedik mi? “Kimse beni anlamıyor” veya “ben ne kadar şansız bir insanım”
bahanesine sığınmak yerine davranışlarımızı sorgulamak ve değiştirmek zamanının
geldiğini fark edebilmek önemli.
Peki,
“hayır” demeyi nasıl başaracağız?
- Bazen “hayır” diyebilmenin kendimize “evet” demek olduğunun farkına vararak.
- Önceliklerimizi belirleyerek; zaman ve enerjimizi neye, kime ayırmak istediğimizi bilerek.
- “Hayır” diyebilmenin bize özgürlüğün kapılarını açacağını bilerek.
- Sınırlarımızı belirleyebilmenin ve bunları açıkça ifade edebilmenin ruh sağlığı açısından önemini keşfederek.
- “Hayır”larımız üzerinde düşünerek “evet”lere çevirmenin, “evet”i “hayır”a çevirmekten daha kolay olacağını bilerek.
- Kararlı, kendini ifade edebilen ve özgüvenli bir insan olabilmenin yolunun yeri geldiğinde “hayır” diyebilmek olduğunu öğrenerek.
- Kendimizi tanımaya ve çevremizdekilerin de bizi olduğumuz gibi tanımasına bu şekilde olanak vereceğimizi bilerek.
Hayır demenin kuralları
nelerdir?
- Birisi bizden bir şey istediğinde hemen o anda cevap vermemek düşünmek için zamana sahip olmak demektir.
- Bizden bir şey istenirse, bu istekle ilgili detayları öğrenmek ve sorular sormak, kendimizi tartmak için önemlidir.
- “Hayır” derken nezaket ve saygıyı korumak önemlidir. Karşımızdakinin isteğini, beklentisini anladığımızı fakat bunu karşılayamayacağımızı belirtmek yerinde bir davranış olacaktır.
- Kendini ve cevabını kararlı ve net bir şekilde ifade edebilmek iletişim becerimizi arttıracaktır.
Denemekte fayda var...
Öncelikle merhabalar,
YanıtlaSil“Hayır” diyebilmek ve “sınırlarımızı koruyabilmek” şu dünyada yaşamımızı kolaylaştıran ve verimliliğimizi artıran iki önemli beceri. Ancak bu durum bazen zorlaşabiliyor ve bizi hiç de istemediğimiz sonuçlara götürebiliyor. Hem günlük hayatta hem de sosyal medyada etki altında bırakılıyoruz. Elalem ne der diye düşünebiliyor, başkaları üzülmesin diye kendimizi üzüyor, kendimizden taviz veriyoruz. Aman ağzımızın tadı bozulmasın, darılmaca gücenmece olmasın diyerek aslında kişiliğimizi zedeleyen pek çok duruma göz yumabiliyoruz. Bu da beraberinde ruhsal yorgunluğu getiriyor. Bu konuyla ilgili Reşat Nuri Güntekin’in şu sözünü çok severim:
''Biz, hayır demeyi, işim var demeyi, olmaz demeyi beceremeyen insanlarız. Yorgunluğumuz bitmez bizim.''
‘’Hayır’’ diyebilmek üzerine naçizane notlarımı okumanız için ben de sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/hayir-diyebilmek/
Sevgilerimle,
sağlıkla kalın.