Yetişkinlerin çocuklara karşı disiplin kurma korkusu
genel olarak disiplinden vazgeçildiğinde ortaya çıkabilecek kaosun korkusudur.
Hepimiz çocuklarımızın bizim denetimimizden ziyade, kendi kontrollerinde
olmalarını isteriz. Peki, çocuklarımızın kabul edilemeyecek türden
davranışlarını sıkı bir disiplin kullanmadan onlarla açık açık konuşarak,
iletişim kurarak ve ilişkileri yıpratmadan, tam tersi güçlendirerek nasıl değiştirebiliriz?
Çocukların ve ergenlerin davranışları aslında iyi niyetlidir. Önemli olan, yetişkinler olarak bizlerin, onların davranışlarının değil, bunların sonuçlarının kötü olduğunun farkına varmamızdır.
Davranışlarının çoğunun sadece kendi gereksinimlerini karşılamak nedeniyle olduğunun kavranması bu durumu kolaylaştıracaktır. Genel olarak çocukların ve ergenlerin davranışlarının temel amacı, ebeveynlerini veya öğretmenlerini üzmek değil, o andaki ihtiyaçlarını karşılamak ve hoşlarına gidecek bir sonuç elde etmektir. Ebeveynler olarak bakış açınızdaki değişiklikte size yardımcı olabilecekler şöyle sıralanabilir:
Bebeklerin gereksinimlerini öğrenmek için tahmin yöntemi
kullanılır. Çünkü bebeklerin ihtiyaçları çocuklara oranla daha sınırlıdır ve
henüz kendilerini ifade etme yeteneğini kazanmamışlardır. Çocuklarımızın
gereksinimlerini öğrenebilmek için ise tahminden öte olarak, net tavırla
sorulan basit sorulara alınacak cevaplar bu konuda önemli ipuçları
oluşturabilirler. “Neden ağlıyorsun?” “Ne istiyorsun?” “Sana söylediğimi/senden
istediğimi yapmama sebebini anlayamadım. Lütfen bana açıklar mısın?” “Bir
problem mi var?” Çocuğun verdiği yanıtlar tüm yetişkinler özellikle de
ebeveynleri için çocuklarının kabul etmekte zorlandıkları davranışlarını
anlamak ve değiştirmek için yardımcı olacaktır.
Yetişkinler, çocukların ve ergenlerin kabul edilemeyecek
davranışları karşısında bazen olumsuza yakın, elde olmadan eleştiren, çabucak
yapılmış değerlendirmelerden ziyade kendi duygularını ve o davranışın neden
kabul edilemeyeceğini anlatıp değerlendiren ifadeleri tercih ederlerse çocuklar
ve davranışları üzerinde daha kalıcı ve olumlu değişiklerin yaratılmasında
büyük bir adım atmış olurlar. (Özellikle ergenlik döneminde başlayan psikolojik
özellikler bağlamında duyguları, tutumları, önem verilen insanlarla birlikte
kurulan ilişkilerin niteliği ile kendini tanımlama çabası da ergenlikte bu tür bir
tutumun önemini arttırmaktadır.) Bu tür ifadelere şöyle örnekler verilebilir:
“Müziğin sesi çok yüksek olduğundan komşuların rahatsız olup şikayet
etmelerinden endişe ediyorum.” “Bu dükkanda oyalanıyoruz ama babanın/annenin
bizi evde merak edeceğinden korkuyorum.”
Bu tür ifadeler, davranış değişikliğinde Ben-İletili yani cümleyi sarf eden yetişkinin duygu ve düşüncelerini aktaran ifadeler, Sen-İletili yani (karşıdakini) çocuğu veya ergeni eleştiren, genelde olumsuz içerikli ifadelerden çok daha fazla etkili olacaktır. Bu sayede sorumluluk yetişkindedir ve sorunların çözümüne bir adım daha yaklaşılmış olur. Sen- İletisi alan çocuklar ise değişime karşı kapalıdır, dirençlidir. Çünkü Sen-İletileri:
• Karşılıklı suçlama ve yaralamalar içerebilecek tartışmalara yol açabilir.
• Çocuklarımızın kendilerini kötü ve çaresiz hissetmelerine neden olabilir.
• Çocukların da aynı ileti biçimiyle cevap vermelerine olanak tanıyabilir.
• Çocuklara, yetişkinlerin çocukların gereksinimlerine yeterince önem vermediği izlenimini verebilir. Oysaki istenilenler ve durum bundan çok uzak ve farklıdır.
Ben-İletileri çocukların aynı zamanda anne-babalarının, öğretmenlerinin, büyüklerinin de insan olduklarını, onların da ihtiyaçları, duyguları, fikirleri ve özellikle istekleri olabileceğini fark etmelerine yardımcı olur.
Bu tür ifadeler, davranış değişikliğinde Ben-İletili yani cümleyi sarf eden yetişkinin duygu ve düşüncelerini aktaran ifadeler, Sen-İletili yani (karşıdakini) çocuğu veya ergeni eleştiren, genelde olumsuz içerikli ifadelerden çok daha fazla etkili olacaktır. Bu sayede sorumluluk yetişkindedir ve sorunların çözümüne bir adım daha yaklaşılmış olur. Sen- İletisi alan çocuklar ise değişime karşı kapalıdır, dirençlidir. Çünkü Sen-İletileri:
• Karşılıklı suçlama ve yaralamalar içerebilecek tartışmalara yol açabilir.
• Çocuklarımızın kendilerini kötü ve çaresiz hissetmelerine neden olabilir.
• Çocukların da aynı ileti biçimiyle cevap vermelerine olanak tanıyabilir.
• Çocuklara, yetişkinlerin çocukların gereksinimlerine yeterince önem vermediği izlenimini verebilir. Oysaki istenilenler ve durum bundan çok uzak ve farklıdır.
Ben-İletileri çocukların aynı zamanda anne-babalarının, öğretmenlerinin, büyüklerinin de insan olduklarını, onların da ihtiyaçları, duyguları, fikirleri ve özellikle istekleri olabileceğini fark etmelerine yardımcı olur.
Buradaki amaç ise Yüzleşici Ben-İletisinden farklı
olarak çocuğun/ergenin, gelecekte yapabileceği kabul edilemeyecek davranışın
yapılmasını önceden etkilemektir. Çocukların, yetişkinlerin gereksinimlerini ve
isteklerini önceden bilmeleri içindir. Önleyici Ben-İletilerine şöyle örnekler
verilebilir: “Eğer hazırlanman uzun sürecekse, benden yardım iste ki
gideceğimiz yere geç kalmayalım.” “Alışverişe çıkmadan önce ihtiyacın olanların
bir listesini yapalım ki alacaklarımızı unutmayalım.” “Bugün annen/ baban zor
bir gün geçirmiş. O eve geldiğinde onu rahat ettirmeye çalışalım. Mesela
müziğin sesini kısık tutarsan annene/babana yardımcı olmuş olursun.”
Bu tür Önleyici Ben-İletileri karşısında çocuklar işbirliğine (biz yetişkinleri şaşırtacak kadar) daha yatkın olacaklardır. Önleyici Ben-İletileri;
• Gereksinimlerin ve duyguların farkındalığına ve doyurulmasına,
• Başkalarının bunları öğrenmesine,
• Açık ve net davranış örneklerinin oluşmasına,
• Dile getirilemeyenlerin yaratacağı çatışmaların azaltılmasına,
• İlişkileri bozabilecek olumsuzlukların aza indirgenebilmesine,
• Yapılan/yapılacak planların sorumluluklarının paylaşılmasına ve hazırlıklı olunmasına yardımcı olur.
Bu tür Önleyici Ben-İletileri karşısında çocuklar işbirliğine (biz yetişkinleri şaşırtacak kadar) daha yatkın olacaklardır. Önleyici Ben-İletileri;
• Gereksinimlerin ve duyguların farkındalığına ve doyurulmasına,
• Başkalarının bunları öğrenmesine,
• Açık ve net davranış örneklerinin oluşmasına,
• Dile getirilemeyenlerin yaratacağı çatışmaların azaltılmasına,
• İlişkileri bozabilecek olumsuzlukların aza indirgenebilmesine,
• Yapılan/yapılacak planların sorumluluklarının paylaşılmasına ve hazırlıklı olunmasına yardımcı olur.
Ben-İletilerinden sonra çocuklarda veya ergenlerde yine
dirençle karşılaşılabilir. Çünkü yaşları kaç olursa olsun çocuklar, genelde
ebeveynlerinin duygularını ifade ettiklerini duyunca şaşırırlar ve kusursuz bir
Ben –İletisi kullanılsa bile ebeveynlerinin onların davranışlarından hoşnut
olmadıklarını duymaktan hoşlanmazlar. Böyle durumlarda Ben-İletilerine devam
etmek yararsızdır. Ben-İletisi tepkiyle karşılandığında vites değiştirmeli ve
dinleme/anlama durumuna geçilmelidir. Bu değişiklik ise çocuğa “Söylediklerim
sende nasıl bir yankı uyandırdı? Bunu dinlemek ve bilmek istiyorum. Çünkü senin
hislerin ve fikirlerin benim için önemli.” mesajı verir. Bu durum biz
yetişkinlerin kendi Ben-İletisinde aktardığı gereksinimlerini çocukların
gereksinimlerinden önde tutmadığını gösterir.
Çocuklarımızın davranışlarını değiştirmede
Ben-İletisinin ya da vites değiştirmenin de etkisini yitirdiği zamanlar
olacaktır. Zaten bu tür iletiler sorunun çözümüne giden yoldaki kapıyı aralamak
için kullanılır. Böyle durumlarda biz yetişkinler için sorunu çözümlemekte 4
basamak söz konusudur: Çocukla birlikte;
• Sorunu tanımlamak, (Benim gereksinimlerim, senin gereksinimlerin neler?)
• Çözümleri sıralamak,
• Önerilen çözümleri değerlendirmek,
• Her iki taraf için de uygun olabilecek çözüm üzerinde uzlaşmak.
• Sorunu tanımlamak, (Benim gereksinimlerim, senin gereksinimlerin neler?)
• Çözümleri sıralamak,
• Önerilen çözümleri değerlendirmek,
• Her iki taraf için de uygun olabilecek çözüm üzerinde uzlaşmak.
Tüm bu yöntemlerle sıkı bir disiplinden ziyade daha açık, net ve iletişim dolu bir yöntemle davranış değişikliğine (en azından) yaklaşılmış olunacaktır. Söz edilen yöntemlerde kullanılacak bütün ifadeler tutarlı ve çocuğun yaşına uygun olacak bir dilde olursa daha etkili olacaktır. Burada önemli olan, ifadelerimizin arkasındaki iyi niyetimizin ve anlama/anlaşılma çabamızın çocuklarımız tarafından anlaşılmasıdır.
Akılda tutulmasının faydalı olacağı kesin olan bir diğer unsur ise, bugünkü çocukların/ergenlerin tıpkı bizler gibi ergenlik çağı buhranlarını geride bırakacakları ve yine tıpkı bizim gibi büyümeye devam ederek toplumun sorumluluk sahibi bireyleri haline gelecekleridir.
Yararlanılan Kaynaklar:
“Çocukta Dış Disiplin mi? İç Disiplin mi?” Dr. Thomas GORDON, Sistem Yayıncılık 2001.
“Çocuğunuz Ergenlik Çağında” Lawrence BAUMAN, Boyner Holding Yayınları 1998.
“Kimlik Bocalaması Anlamak Tanımak Ele Almak” Dr. İ. Ferhan DEREBOY, Özmert Ofset 1993.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder